******,
Mudanya yolu ile Bursa'ya gidiyordu. Kalabalık bir halk kütlesi
iskelede etrafını çevirmiş bulunmakta idi. Bir kadının, elinde bir
kâğıtla ******'e yaklaştığı görüldü. Zayıf bir kadındı. Ata'nın
yolunu keserek titrek bir sesle:
- Beni tanıdın mı oğul? dedi... Ben sizin Selanik'te komşunuzdum.
Bir oğlum var: Devlet Demir Yolları'na girmek istiyor. Siz onu alsınlar
dediniz. Fakat Müdür dinlemedi. Oğlumu yine işe almamış... Ne olur
bir kere de siz söyleyiniz.
Atatürk'ün çelik bakışlı gözleri samimiyetle parladı. Elleriyle
geniş jestler yaparak ve yüksek sesle:
- Oğlunu almadılar mı? dedi. Ben salık verdiğim halde mi almadılar?
Ne kadar iyi olmuş... Çok iyi yapmışlar... İşte Cumhuriyet böyle
anlaşılacak...
Kadın kalabalığın içinde kaybolmuştu. Ve ****** adeta kendinden
geçercesine dolu bir sesle:
Mudanya yolu ile Bursa'ya gidiyordu. Kalabalık bir halk kütlesi
iskelede etrafını çevirmiş bulunmakta idi. Bir kadının, elinde bir
kâğıtla ******'e yaklaştığı görüldü. Zayıf bir kadındı. Ata'nın
yolunu keserek titrek bir sesle:
- Beni tanıdın mı oğul? dedi... Ben sizin Selanik'te komşunuzdum.
Bir oğlum var: Devlet Demir Yolları'na girmek istiyor. Siz onu alsınlar
dediniz. Fakat Müdür dinlemedi. Oğlumu yine işe almamış... Ne olur
bir kere de siz söyleyiniz.
Atatürk'ün çelik bakışlı gözleri samimiyetle parladı. Elleriyle
geniş jestler yaparak ve yüksek sesle:
- Oğlunu almadılar mı? dedi. Ben salık verdiğim halde mi almadılar?
Ne kadar iyi olmuş... Çok iyi yapmışlar... İşte Cumhuriyet böyle
anlaşılacak...
Kadın kalabalığın içinde kaybolmuştu. Ve ****** adeta kendinden
geçercesine dolu bir sesle:
İşte Cumhuriyetten beklediğimiz sonuç... diyordu. Hulusi KÖYMEN |
Kaynak: Uludağ Dergisi, 1941 |